Bilindiği üzere çek ülkemizde etkin bir şekilde kullanılan bir kambiyo senedi olup; çekler 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) ve 5941 sayılı Çek Kanunu (“ÇekK”) ile bu kanunlar uyarınca çıkarılan tebliğler ile düzenlenen bir kıymetli evraktır. Her ne kadar TTK çekte vade esasını kabul etmemişse de, ÇekK ile vadeli çeke olanak sağlanmış ve bu kapsamda uygulamada çekler çoğunlukla ileri tarihli (vadeli) düzenlenmiştir. Yani, “Çekte vade yoktur” kuralı, ÇekK 5’inci maddesi ile 31.12.2020 tarihine ertelenmiştir. İleri tarihli olarak düzenlenen çeklerde amaç, düzenleme tarihine kadar çekin tahsilini engellemektir. Bu açıdan çekler uygulamada çoğu zaman ödeme aracı olarak değil, kredi aracı olarak kullanılmaktadır.
Ülkemiz ekonomisinin işleyişinde çek ve senet uygulamasının yaygınlığı, ticari kredilerin iktisadi işleyişin finansmanında halen yoğun bir rol oynamasından kaynaklanmaktadır. Ülkemiz ve tüm dünyanın içinde olduğu olağanüstü süreçte, koronavirüs salgını sebebi ile çek uygulamasında bazı aksaklıklar yaşanabileceği ortadadır. Uygulamada yaşanabilecek sorunları ve bu sorunların çözümlerine yönelik kanaatlerimizi, tüm hukuki görüşleri değerlendirerek hazırladığımız bu yazımız ile dikkatinize sunmaktayız.
TTK’nın 670’inci maddesi ile devamındaki düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedi olup; TTK’nın 818’inci maddesi ile çeke özel hükümler konulmuş ve geri kalan konular için poliçe hükümlerine atıf yapılmıştır. Nakdi ödeme söz konusu olmaksızın yapılan ödemelerde kullanılan araçların, hala en önemlisi konumunda bulunan çek, hukuk sistemimizde her ne kadar ödeme aracı olarak nitelendirilmişse de, ilk paragrafta bahsettiğimiz üzere, ÇekK’ya getirilen geçici hüküm ile iktisadi açıdan bir ödeme aracı haline gelmiştir.
Çeklerin bedelinin teslim alınabilmesi için, çek hamili tarafından çekin ibraz süreleri içerisinde ödenmek üzere muhatap bankaya ibraz edilmesi gerekir. Bu husus ÇekK’nın 3’üncü maddesinde, “Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde kapsamından da anlaşılacağı üzere, hakkın senetsiz ileri sürülmesi mümkün olmadığından hamil tarafından senedin muhataba ödeme yapılması talebiyle sunulması şarttır.
İbraz süresi, çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihinin ertesi günü başlayacaktır. İbrazın süresinde yapıldığı, çekin arkasına muhatap bankaca ibraz tarihinin yazılmış olmasıyla tespit edilmekte olup, şayet hamil ibraz süresini geçirirse, çekin kambiyo senedi vasfı ile sahip olacağı bazı ayrıcalıklardan yararlanamayacaktır. Zira ibraz süresi hak düşürücü süre niteliğinde olduğundan, hamilin süresinde ibraz etmediği çek kambiyo senedi olma vasfını yitirecektir.1 Ayrıca hamil tarafından ibraz süresinden sonra yapılan ibrazlar muhatap ve düzenleyen açısından sorumluluk teşkil etmeyecek, bu kapsamda hamil yalnızca asıl borç ilişkisine dayanarak alacağını talep edebilecektir. Tahmin edileceği üzere, asıl borç ilişkisinin ispatı neticesinde alacağın tahsil edilebilmesi, kambiyo senetlerinin icrasına göre her zaman daha meşakkatli olacaktır. Tüm bunlarla birlikte çekin ibraz süresi içerisinde ibraz edilmemesi halinde, hamilin karşılaşabileceği sorunlar aşağıda sıralanmıştır:
Çekin ibraz süreleri ise TTK’nın 796’ıncı maddesi kapsamında düzenlenmiştir:
“Bir çek, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.
Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip de Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdeniz’e sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.”
Maddede açıkça belirtildiği üzere, bir çek keşide edildiği yerde ödenecekse on gün, keşide edildiği yerden başka yerde ödenecekse bir ay içinde muhatap bankaya ibraz edilmelidir. Ödeneceği yerden başka bir yerde keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu bağlamda Akdeniz’de sahili olan devletler farklı kıtalarda olsa dahi aynı kıtada kabul edilir. Tüm bu süreler, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işlemeye başlar. Görüleceği üzere, ibraz süreleri TTK ile net olarak belirlenmiş olup bu sürelerin uzaması veya kısaltılmasının önüne geçilmiştir. Hukuk düzenimizde ibraz sürelerinin hamil, düzenleyen ve muhatap açısından yalnızca bu düzenleme ile dahi görüleceği üzere ne denli önemli olduğu ortadadır.
Tüm dünyayı etkileyen koronavirüs salgınının ise ibraz süreleri ile çekin taraflarını etkileyeceği ise şüphesizdir. Koronavirüs salgını süresince çek hamillerinin ibrazı ve 7226 sayılı Kanun’un Geçici Maddeleri kapsamında yapılan birçok inceleme olmakla birlikte, tarafımızca Sayın Doçent Doktor Ali Paslı’nın “COVID-19 Salgınının Çek Hukukuna Etkisi: Güncel koşullar sürerken çek ibrazı mümkün müdür?”2 isimli makalesindeki görüşlerinden yararlanılmış ve bu kapsamda karşı görüşler de değerlendirilerek yazımız hazırlanmıştır.
Meşru hamil sıfatına haiz kişiler, kapsamında değerlendirme yaparken öncelikle hamillerin koronavirüs salgınındaki mevcut durumunu incelememiz gerekmektedir. Zira dünya genelinde ortaya çıkan koronavirüs salgını nedeniyle belirli yaş gruplarına ve kronik hastalığı olanlara sokağa çıkma yasağı getirilmiş, büyükşehirlere giriş – çıkışlar yasaklanmış, toplu taşıma kısıtlanmış ve kamu görevlileri tarafından tüm vatandaşlara sokağa çıkmamaları yönünde tavsiye verilmiştir. Aynı zamanda birçok vatandaş hastanede tedavi sebebi ile veya evinde karantinada tutulmakta, bu kapsamda aile hekimleri tarafından denetlenmekte olup; özellikle yurtdışından gelen kişiler, devlet yetkililerince doğrudan 14 gün boyu kalmak zorunda oldukları birimlere yerleştirilerek 14 günlük karantinaya alınmıştır. Bu kapsamda mevcutta birçok hamilin çek ibraz edemeyecek durumda olması kaçınılmazdır. Hamillerin, koronavirüs salgınının yarattığı etki dikkate alındığında salgın sebebi ile ibraz için bankaya başvuramama ihtimali karşısında hem TTK düzenlemesi hem de 7226 sayılı Kanun’un hükmü hamilleri yaşanabilecek hak kayıplarına karşı korunmaktadır.
“Kanunen belirli olan süreler içinde çekin ibrazı veya protesto edilmesi veya buna denk bir belirlemenin yapılması, bir devletin mevzuatı veya herhangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler uzar.
Hamil, mücbir sebebi gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına, yerini ve tarihini yazarak imzalamakla zorunludur. 723 üncü madde hükümleri burada da uygulanır.
Mücbir sebebin ortadan kalkmasından sonra hamil, çeki gecikmeksizin ödeme amacıyla ibraz etmek ve gereğinde protesto veya buna eş değerde bir belirlemeyi yaptırmak zorundadır.
Mücbir sebep, ibraz süresinin bitiminden önce olmak şartıyla, hamilin bu sebebi kendinden önce gelen borçluya ihbar ettiği günden itibaren onbeş günden fazla devam ederse, çekin ibrazına ve protesto çekilmesine veya buna eş değerde bir belirlemeye gerek kalmaksızın başvurma hakkı kullanılabilir.
Hamilin veya çeki ibraz etmekle, protesto çekmekle ya da aynı nitelikte bir belirlemeyi yaptırmakla görevlendirdiği kişinin, sadece kendileriyle ilgili olgular mücbir sebep sayılmaz.”
Görüleceği üzere, ilk fıkrada mücbir sebepler sayılmış, maddenin geri kalan kısmında işlem sürelerinin uzamasının şekli, süresi, hamilin bu durumda yapması gerekenler ve hatta ibraz zorunluluğunun tamamen ortadan kalkmasına ilişkin özel kurallar getirilmiştir. Mücbir sebebin gerçekleşmesi üzerine hamil, mücbir sebebi gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke veya alonja kaydedip, bunun altına yerini ve tarihini yazarak imzalamakla zorunludur. İhbarın ne şekilde yapılacağı hususunda ise 2. Fıkranın son cümlesi ile kanunun 723. Maddesine atıf yapılmıştır. Atıflanan 723. Madde’nin 5. Fıkrası ise ihbarın noter kanalı ile yapılması gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda, hamilin vekil aracılığı ile ihbarda bulunması mümkün ise de, vekil atamamış hamillerin bahsi geçen sokağa çıkma yasağı kapsamında olan kişilerden, yaşadığı il dışında kalmış ve giriş – çıkış yasağına takılan, salgın sebebi ile hastalanan/hastalık riski taşıdığından karantinada bulunan kişilerden olması halinde, noter kanalı ile ihbarda bulunması da mümkün değildir.
“Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler…13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden…itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir…”
şeklinde belirtilmek sureti ile ibraz süreleri 13.03.2020 – 30.04.2020 tarihleri arasında durdurulmuştur. Madde kapsamında izah edilen “Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır.” şeklindeki durumlarda ise, yeniden işlemeye başlamasından itibaren kalan süreden de daha fazla bir ibraz süresi elde edilmiş olacaktır. Hamilin Geçici Madde ile getirilen süreler içerisindeki ibrazı, hak düşürücü süre içerisinde sayılacak ve hamil koronavirüs salgını döneminde mücbir sebepler/sokağa çıkma yasağı veya karantina altında olması sebebi ile ibraz edemediği çeki süresi içerisinde ibraz etmiş sayılacaktır.
Muhatap banka açısından, koronavirüs sebebi ile içinde bulunduğumuz olağanüstü durumdan kaynaklı olarak sorumluluk kriterleri değişiklik göstermiştir:
Bilindiği üzere, çek hamili, çek bedelini elde etmek için, çeki ibraz süreleri içerisinde ödenmek üzere muhatap bankaya ibraz etmelidir. Muhatap bankanın sorumluluğu ise bu noktada artmaktadır. Bu husus ÇekK’nın 3’üncü maddesinde, “Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Çek hamili çeki, muhatap bankanın hesabının bulunduğu şubesine veya herhangi diğer bir şubesine ödenmek için ibraz ettiğinde, çekin karşılığının bulunması ve muhatap bankanın ödeme yapmasını engelleyen herhangi bir hukuki durumun bulunmaması halinde, çek ödenir. Bu noktada, TTK’nın 795’inciaddesi ile ÇekK’nın 3’üncü maddesi’nin 8’inci fıkrası birlikte incelendiğinde çekler, üzerindeki düzenleme tarihi gelmemiş olsa bile hamil tarafından, ödeme için muhatap bankaya ibraz edebilir ancak ödeme yapılması hesapta karşılık bulunması koşuluna bağlıdır. Başka bir ifadeyle, üzerindeki düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekler hesapta ancak karşılık bulunması durumunda muhatap tarafından ödenir; ancak hesapta karşılık yoksa da “karşılıksızdır” işlemine konu olmayacaktır. ÇekK 8’inci maddesi 3’üncü fıkrası ise hukuki takip yapılmasını, çekin üzerinde yazan keşide tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesine ve karşılıksızdır işleminin yapılmasına bağlamıştır. Dolayısıyla, hamilin karşılıksızdır işlemini yaptırabilmesi için ibraz sürelerini beklemesi ve çeki süresi içinde tekrar ibraz etmesi gerekmektedir.3
Muhatabın ödeme yükümlülüğünden bahsedebilmek için öncelikle çekin geçerli olması ve çeki muhataba ibraz edenin meşru hamil sıfatını taşıması, ibraz süresinin geçirilmemiş olması ve çekin ödenmek amacı ile ibraz edilmesi gerekmektedir. Çek Kanunu’nun 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrası kapsamında, “Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde ödenir.” şeklinde düzenlenmiş; aynı maddenin 7’inci fıkrasında, “Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi, kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder.” belirtildiği üzere, karşılığı bulunan çek hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde, varsa hamilin vergi kimlik numarası saptandıktan sonra, çek bedeli hamile ödenir. Yukarıda da izah ettiğimiz üzere, TTK’da belirtilen koşullar çerçevesinde çekin kanuni ibraz süresi zarfında bankaya ibraz edilmesi gerekmektedir.4 Madde kapsamında, karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, ÇekK’nın 7’inci maddesi 5’inci fıkrası hükmü gereği, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca muhatap banka çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi veya kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi hallerinde, yine ÇekK’nın 3’üncü maddesi’nin 7’inci fıkrası gereği, çek hamiline her geçen gün için binde üç gecikme cezası ödeyecektir.5 Bu ve muhatap bankaya sorumluluk yükleyen diğer düzenlemeler incelendiğinde de görülecektir ki, koronavirüs döneminde ibraz sürelerinin durması ve çeklere karşılıksızlık işlemi yapılıp yapılamayacağı hususu, önem teşkil etmektedir.
7226 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme kapsamında yer alan “İbraz Süresi” ifadesi “Çek İbrazı”na ilişkin açık hüküm şeklinde belirtilmediğinden hukuk camiasında tartışmalara ve uygulamada birtakım karışıklıklara sebep olmuştur. Zira madde hükmünde yer alan “İbraz Süresi” ifadesi kimi görüşlere göre çekin ibraz süresini de kapsamakta iken, aksi görüşe göre hükmün lafzında açık ibare bulunmadığından, 7226 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme, çeklerin ibraz sürelerini etkilemeyecektir. Tarafımızın görüşü, Sayın Doçent Doktor Ali Paslı’nın atıflanan makalesindeki görüşü ile paralel nitelikte olup, hükümde bahsedilen “İbraz Süresi”nin çekin ibraz süresini kapsadığı kanaatindeyiz.
Zira bizim de katıldığımız Sayın Doçent Doktor Ali Paslı’ya göre, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1’inci maddesinin hükmünün lafzı ve amacı, çekteki ibraz sürelerinin de bu düzenlemenin kapsamında olduğunu ortaya koymaktadır. İlgili maddede “hak düşürücü” sürelerden de bahsedilmiş olması, ibraz süresinin, zamanaşımı süreleri ile birlikte anılmış olması ve bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm sürelerin belirtilmesi de ibraz sürelerinin de durdurulduğu anlamına gelmektedir. Bu noktada belirtmemiz gerekir ki, maddede yalnızca usul hukuku ile ilgili süreler düzenlenmemiş, maddi hukukta karşılığı olan süreleri de kapsama alınmıştır. Kaldı ki, çekteki ibraz sürelerinin geçirilmesinin yargı alanında hak kaybına yol açacağına, hamilin bu çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus özel takip usulüne başvuramayacağına, dahası karşılıksız çeke ilişkin özel hükümlerin de uygulanamayacağına da şüphe yoktur. Ayrıca maddenin lafzından da anlaşılacağı üzere, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri ile birlikte anılan ibraz süresinin de, bu sürelere benzeyen çekin ibrazı süresinin bildirildiği karşıladığı açıktır.
Neticeten katıldığımız görüşe göre, ilgili düzenleme gereği, çekteki ibraz süreleri, 13.03.2020’den başlayarak 30.04.2020 tarihine dek durmuştur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır. Bu kapsamda, 13.03.2020 ilâ 30.04.2020 tarihleri arasında, bu tarihler de dâhil olmak üzere, çek hamilleri çekleri bankaya ibraz edemeyecekler; ibraz etseler bile bankalar karşılığını ödeyemeyecek yahut karşılık bulunmuyorsa karşılıksızdır işlemi yapamayacak; ÇekK’nın 3’üncü maddesinin 3’üncü fıkrasında bahsi geçen ödenmesi zorunlu asgari tutarın ödemesini gerçekleştiremeyeceklerdir.
Ayrıca 7226 sayılı Kanun’a ek olarak uzatma kararı verilmedikçe, çeklerin ibraz süreleri, “Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu kapsamda, 13.03.2020 itibarıyla bitimine 15 gün ve daha az kalmış olan çeklerin ibraz süreleri, 01.05.2020’den itibaren 15 gün uzamış sayılacak; 15.05.2020 tarihinde, mesai bitiminde sona erecektir. Bu kapsamda, 10 gün süreli ibrazlar, 7226 sayılı Kanun ile birlikte 15 güne uzamıştır. İbraz süresi 1 ay olan çeklerde, ibraz süresi işlemeye başlamış ise 13.03.2020 itibarıyla ibraz süresinin bitimine 15 gün veya daha az kalmışsa, bu durumda 15.05.2020 tarihine kadar ibraz gerçekleştirilebilecektir. Ancak 15 günden fazla süre kaldı ise, 01.05.2020 tarihinden başlayarak kalan süre hesaplanmalıdır.
Muhatap banka, düzenleyenin hesabında karşılık olması ve çek ödeme talebi ile hamil tarafından kendilerine sunulması halinde dahi koronavirüs salgını döneminde durdurulan süreler gereği, ibrazı geçersiz sayarak hesapta karşılık olsa dahi ödeme yapmamak, hesapta karşılık yoksa da karşılıksızlık şerhini düşmemekle yükümlüdür. Muhatap bankanın ödeme ve karşılıksızlık şerhini düşme zorunluluğu, yasa koyucu tarafından herhangi bir uzatma yapılmadığı sürece, 04.05.2020 tarihi itibariyle başlayabilir. Muhatap bankanın bu süreçte ödeme yapması ve karşılıksızlık şerhi düşmesi ise, sorumluluğunun doğmasına sebep olacaktır
Çeki düzenleyen ve borçlu sıfatına haiz kişilerin koronavirüs sebebiyle meydana gelen olağanüstü durum ve ekonomik tedbirlerden etkileneceği şüphesizdir. Hatta bu kapsamda, düzenleyenin ekonomik kaygıları sebebi ile koronavirüs salgını döneminde oluşabilecek kriz esnasında özellikle korunması gereklidir. Bu kapsamda yukarıda izah edilen “İbraz Süreleri”nin durduğuna ilişkin görüşe göre, 7226 sayılı Kanun kapsamındaki ibraz sürelerinin durması ve uzaması düzenleyen açısından da geçerli olup; bu sürelerde düzenleyenin bir ödeme sorumluluğu olmadığı gibi, işlemeyen ibraz süresi içinde muhatap bankada karşılık bulundurma zorunluluğunun da olmadığı kanaatindeyiz.
Neticeten ibraz sürelerinin durdurulduğu görüşüne göre, çek ibrazı mümkün olmadığından, düzenlediği çeki ilgili resmi salgın süresi boyunca ödeyemeyen borçluyu ayrıca koruyan özel bir düzenlemeye de ihtiyaç kalmamıştır. Bu kapsamda, Kanun’un amacı her ne kadar ödeme sürelerini ötelemek ve borçluları korumak değilse de, düzenleme kapsamında getirilen hüküm, borçluyu da korumuştur. Kısacası, çek borçlusu, TTK’nın Mücbir Sebep hükümleri ile korunmamış ancak 7226 sayılı Kanun’un ilgili maddesi ile ibraz süreleri durdurulduğundan, ibraz ile başlayan hukuki işlem silsilesi neticesinde ödemekle yükümlü tutulmuş çek borçluları, ödeme yapmak zorunda kalmamakta ve ödeme yapmayarak adeta zaman durmuş gibi faizsiz olarak zaman kazandırmaktadır.
Bu noktada belirtmek gerekir ki, 7226 sayılı Kanun’un ilgili hükmünün çek ibrazını etkilemediğini savunan diğer bir görüş de mevcuttur.6 Bu görüşe göre, hamilin çeki bankaya ibraz etmesini engelleyen herhangi bir düzenleme bulunmadığından, tedbir kararlarından önceki dönemde olduğu gibi çekin ödeme gücü ve teminat işlevi devam etmekte, hamilin vadesi gelen çeki yasal süresi içerisinde bankaya ibraz etmesi gerekmektedir. Bu görüş, ibrazın yalnızca meşru hamil sıfatına haiz kişilerin genelge ile sokağa çıkma yasağı kapsamında bulunması hallerinde mümkün olmadığını savunmaktadır.
Bu yöndeki görüşe göre, çekin TTK’nın 796. Maddesi hükmü kapsamında çekin karşılıksızdır işlemine tabi tutulmasında herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır. Ancak bu görüşe göre dahi 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 330. Maddesi hükmüne istinaden yayınlanan 2279 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile birlikte icra ve iflas takip işlemleri (nafaka alacakları hariç) durdurulduğu gibi yeni takip açılması da mümkün değildir.
Bu sebeple, karşılıksız çıkan bir çek hakkında icra takibi başlatmak, ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir kararları alabilmek için 01.05.2020 tarihinin beklenilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla yukarıda izah ettiğimiz çek ibrazının mümkün olmadığı yönündeki görüşün kabul görmemesi halinde, mücbir sebebin varlığı, düzenleyeni çekin ödenmemesine bağlanan hukuki ve cezai yaptırımlardan kurtaramayacaktır.
Çek ibrazını ve muhatap bankanın karşılıksızdır şerhi düşmesinin 7226 sayılı Kanun ile ilga edilmediğini ileri süren görüş, çek ödemelerinin ülke çapında Mayıs ayına kadar durdurulmasının nakit akışında büyük sorunlar olan piyasanın daha büyük krize girmesine sebep olabileceğini ve mevcut banka uygulamasının halen TTK ve ÇekK düzleminde gittiğini belirtmiştir. Çeklerini şu an ibraz etmeyip veya edemeyip, Mayıs ayında ibraz edecek hamillerin, ibraz süresinin dolduğu savunmasıyla karşılaşmaları olası olduğunu savunan bu görüşe, yukarıda ayrıntılı olarak izah ettiğimiz üzere katılmadığımızı bildiririz. Aynı zamanda tüm açıklamalar ve görüşler göz önüne alındığında kanun koyucunun bu konuda daha açık bir düzenleme getirmesinin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Zira kanun koyucu çeklerin ödenmemesinin salgın döneminde bir gereklilik olduğu kanaatinde ise bunu yoruma imkân vermeyecek ve hukuki güvenlik ilkesini zedelemeyecek şekilde açıkça düzenlemesi yerinde olacaktır.
7226 Sayılı Kanun ile Çek Kanunu’nda Yapılan Değişiklikler:
Çeklerin ibrazı ile ilgili Geçici 1’inci madde düzenlemesinin yanı sıra 7226 sayılı Kanun, ÇekK’ya da birtakım düzenlemeler getirmiştir. Bu kapsamda, Kanun’un 48’inciaddesi’nin Geçici 2’inci maddesinde düzenlendiği üzere,
“MADDE 48 – 22.1.2009 tarihli ve 5834 sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Anapara ve/veya taksit ödeme tarihi 24.3.2020 tarihinden önce olup da; kullandığı nakdî ve gayrî nakdî kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, söz konusu borçların ödenmesi geciken kısmının 31.12.2020 tarihine kadar tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmaz.
(2) Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz.”
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, anapara ve/veya taksit ödeme tarihi 24.03.2020’den önce olup, kullandığı nakdi ve gayri nakdi kredilerinin anapara, faiz ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek, protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi borçlarına ilişkin Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan kayıtları, söz konusu borçların ödenmesi geciken kısmının 31.12.2020’ye kadar tamamının ödenmesi veya yeniden yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan finansal işlemlerde, kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından dikkate alınmaması kararlaştırılmıştır. Bu düzenleme ile özellikle çek borçlularına ilişkin olarak da koronavirüs sebebi ile tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluğun etkilerinin bir nebze azaltılması ve borçluların ekonomik dengelerinin düzenlenmesi amaçlanmıştır.
Kredi kuruluşları ve finansal kuruluşların mevcut kredileri yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması, bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmayacaktır.
Aynı Kanun ile Çek Kanunu’nda yapılan değişikliğe göre, 24 Mart 2020’ye kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih olan 26.03.2020 itibarıyla durdurulacaktır.
Hükümlüler, tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya öder ve kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla 15 eşit taksitle öderse, bu halde Mahkeme, ceza mahkûmiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verecektir. Ancak infazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda biri, ödenmediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine Mahkeme hükmün infazının devamı kararı verilecektir. Aynı zamanda, hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde, ödemediği bu taksit sürenin sonuna bir taksit olarak eklenecek; kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine Mahkemece hükmün infazının devamına karar verilebilecektir.
Geçici madde kapsamında getirilen düzenleme gereği, hükmün infazının durdurulması halinde ise ceza zamanaşımı işlemeyecek, infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre adli kontrol tedbirine karar verilebilecek olup; işbu kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkili mahkeme olacaktır.
Mahkemece verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilmekle birlikte, alacaklı bahsi geçen tüm kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilecek; itirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanunu’nca belirlenen itiraz usulü uygulanacaktır. Bu noktada en önemli husus ise, geçici madde hükümlerinin her bir suç için ancak bir kez uygulanabileceğidir.
BAİC Hukuk Bürosu, 15.04.2020
***
1 Mehmet KÖLE & Fatma GÖRGÜLÜ, Son Düzenlemeler Işığında Çekin Şekil Şartları Ve Çeke Dayalı Kambiyo Senetlerine Özgü Takip Yolları, 2016
2 Doç. Dr. Ali PASLI, COVID-19 Salgınının Çek Hukukuna Etkisi: Güncel Koşullar Sürerken Çek İbrazı Mümkün Müdür? http://www.ticaretkanunu.net/ali-pasli-covid-19-salgininin-cek-hukukuna-etkisi-guncel-kosullar-surerken-cek-ibrazi-mumkun-mudur/, 06.04.2020
3 Prof. Dr. Mehmet HELVACI & Ar. Gör. Raziye AKSU, Çekte Baskı Tarihinin Muhatap Bankanın Sorumluluğuna Etkisi, 2017
4 Zeki YILDIRIM & Ekrem ÇETİNTÜRK, İbraz Edilen Çekle İlgili Olarak Karşılıksızdır İşlemi Yapılması Halinde Nasıl Bir Yaptırım Uygulanması Gerektiği Sorunu, TBB Dergisi, 2013
5 Av. Şamil DEMİR, 5941 Sayılı Çek Kanunu’nda Düzenlenen İdari ve Cezai Yaptırımlar, Ankara Barosu Dergisi, 2013
6 Dr. Sinan Sarıkaya, 7226 Sayılı Kanun’un Geçici 1. Maddesinin Çeklerin İbrazı ve Karşılıksız Çek Suçuna Etkisi, https://blog.lexpera.com.tr/7226-sayili-kanunun-ceklerin-ibrazi-ve-karsiliksiz-cek-sucuna-etkisi/, 02.04.2020